Haber : Mehmet OFLAZ
(HATAY) – Hatay‘da 6 Şubat sarsıntılarında yıkılan ve 94 kişinin hayatını kaybettiği Buket Apartmanı davasının üçüncü duruşmasında, tutuklu müteahhit Hikmet Günsay, savunmasında “Ben binayı işin ehli olan beşerlerle yaptım. Ben burada bir kusur işlediğime inanmıyorum. Aylardır cezaevinde yatıyorum. Tutuksuz yargılanmayı talep ediyorum” dedi. Mahkeme heyeti, Günsay’ın kaçma ve saklanma kuşkusu olduğu gerekçesiyle tutukluluk halinin devamına, öteki sanıkların mevcut hallerinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
Hatay‘ın Antakya ilçesi Aşağı Ekinci Mahallesi İnönü Bulvarı’nda bulunan Buket Apartmanı, 6 Şubat sarsıntılarında yerle bir oldu. Enkaz yığınına dönen binada 94 kişi ömrünü yitirdi, 2 kişi de yaralandı. Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Buket Apartmanı’nın müteahhitleri Hikmet Günsay ve Burak Günsay, şantiye şefi Hâkim Yiğit, yapı kontrol şirketi yetkilisi Ahmet Çevikler, proje ve uygulama denetçisi Antuvan Ayrancıoğlu ve denetim elemanı Ebru Özdemir hakkında “bilinçli taksirle birden fazla kişinin vefatına neden olma” suçundan 22 yıl 6’şar aya kadar mahpus istemiyle dava açıldı.
“Binayı işin ehli olan beşerlerle yaptım”
Hatay 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde geçen günlerde görülen üçüncü duruşmaya tutuklu sanık Hikmet Günsay bulunduğu cezaevinden Ses ve İmaj Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılırken, başka sanıklar ise katılmadı. Müştekiler ve taraf avukatları da duruşma salonunda hazır bulundu. Duruşmada birinci sanık ve sanık avukatlarına kelam verildi.
Tutuklu müteahhit Hikmet Günsay, savunmasında, “Ben binayı yaptım ve yaparken de tek başıma yapmadım. İşin ehli olan beşerlerle yaptım. Yani ehli olan beşerlerle bir de 99 sarsıntısından sonra… Müteahhidin elinde bir yetki kalmadı, yapı kontrol firması ismi altında bir firma kuruldu. Biz bir çivi çakarken ikinci çiviyi onun müsaadesi olmadan, yapı kontrolün müsaadesi olmadan o ikinci çiviyi çakma talihimiz yok. Biz bu inşaatı yaparken daima kontrolden geçtik. İnşaatımız projesine uygun halde yapıldı ve kullanma müsaade evrakımızı aldık. Ben burada bir kusur işlediğime inanmıyorum. Benden ne istediyse hepsini yerine getirdim. Aylardır cezaevinde yatıyorum. Ben ve ailem perişanız. Çok ezalar içindeyiz. Torunlarımın bile okula gidecek durumları yok, maddi açıdan her şeyden çok ıstırabımız var. Tutuksuz yargılanmayı talep ediyorum” diye konuştu.
“İmzalar sahte” iddiası
Tutuksuz sanık Ahmet Çevikler’in avukatı, müvekkilinin kusuru ve sorumluluğunun olmadığını ileri sürdü. Müvekkilinin imza atmasıyla toplumsal hayatının ve iş hayatının engellendiğini argüman etti. Tutuksuz sanık Burak Günsay’ın avukatı da müvekkilinin müteahhit olmadığını öne sürerek, “Müvekkilimin beraatini talep ediyoruz. İsimli denetimde şu kademede müvekkilimin kanser tedavisi olması sebebiyle ağır bir tedavi olması sebebiyle kanser tedavisini sekteye uğratmaktadır. Bu nedenle isimli denetimin kaldırılmasını talep ediyoruz” dedi.
Firari sanık Hâkim Yiğit’in avukatları ise müvekkillerinin Buket Apartmanı’nın da şantiye şefi olarak çalışmadığını ve müvekkiline atfen atılan imzaların geçersiz olduğunu tez etti. Müvekkilinin Cezayir’de çalışırken bu olayı olduğunu öne süren avukat, “Bu soruşturma nedeniyle pasaport tahdidi konulması üzerine tesadüfen haberi olmuştur. Hiç bir halde bu olaylarla ilgili bir ilgisi yoktur, kendisi epey mağdur olmuştur. Bu nedenle yurt çıkış yasağı formundaki isimli denetim kararı ve tutuklamaya yönelik yakalama kararı mağduriyetine neden olmaktadır” diye konuştu.
“Sanıklar dışarıda ellerini kollarını sallaya sallaya geziyorlar”
Müştekilerin avukatlarından Alper Sevinçli, sanık ve sanık vekillerinin beyanlarını kabul etmediğini belirterek, şunları kaydetti:
“Bu binada müteahhit ‘benim sorumluluğum yoktur’ diyor, yapı kontrolcü ‘benim sorumluluğum yoktur’ diyor, mimar ‘benim sorumluluğum yoktur’ diyor, müteahhidin oğlu şirketin temsilcisi ‘benim sorumluluğum yoktur’ diyor. Ben burada 9 aylık bebeğin cenazesini çıkardım. Bu binayı kim yaptı yahut bu binadaki sorumlu kişiyi nasıl bulacağız? Bilirkişi raporlarında açıkça görüleceği üzere bina rastgele bir teknik şartnameye uygun yapılmamış, binanın hali şayet mimari çizime uygunsa da binanın rastgele bir dayanıklılığı kelam konusu değil. Yapı standartları bugünün standartlarına uygun değil. Ortada büyük bir ihmal var. Buket Apartmanı’nın yanındaki apartman dimdik ayaktaydı. Sanıkların tahliye taleplerine karşı çıkıyoruz, başka sanıklarında tutuklanması lazım. Bu sanıklar, küçücük çocuklar, gencecik beşerler, toprak altındayken dışarıda ellerini kollarını sallaya sallaya geziyorlar. İsimli denetim kararlarının kaldırılmasının bilakis tutuklamaya çevrilmesini talep ediyoruz.”
“Tutuklu sanığın kaçma, saklanma ve kanıtları karartma kuşkusu var”
Cumhuriyet savcısı mütalaasında, Buket Apartmanı’nda 94 kişinin vefat ettiğini hatırlatarak, “Bina ile ilgili 2012 yılında yapı ruhsatı düzenlendiği, buna nazaran yeni bir bina olarak nitelendirilebileceği, olaya husus binanın etrafındaki binaların ayakta kalmasına karşın Buket Apartmanı’nın meydana gelen zelzelede yıkılarak enkaz haline geldiği ve bu sebeple maktullerin vefatına sebebiyet verdiği, sanığın kaçma, saklanma ve kanıtları karartma kuşkusunun devam ettiği konuları birlikte değerlendirildiğinde bu kademe tutukluluk süreksiz müdafaa önleminin ölçülü ve orantılı olduğunun kabul edilmesi gerektiği anlaşıldığından sanığın tutukluluk halinin devamına dair karar verilmesi, isimli denetim kararlarına ait ve yakalama buyruğu kararlarına ait devamı tarafında karar verilmesi kamu ismine talep ve mütalaa olunur” dedi.
Mahkeme heyeti, sanık Hikmet Günsay’ın “kaçma, saklanma ve kanıtları karartma şüphesi” bulunduğu gerekçesiyle tutukluluk halinin devamına karar verdi. Mahkeme, sanık Hâkim Yiğit hakkında düzenlenen yakalama buyruğunun infazının beklenmesine, kamu çalışanları hakkında yürütülen soruşturma belgesinin akıbetinin sorulmasına ve rapor düzenlenmek üzere belgenin eksper heyetine gönderilmesine karar verildi. Bir sonraki duruşma 10 Ocak 2025 tarihinde yapılacak.
Ne olmuştu?
ANKA Haber Ajansı, Hatay’da 6 Şubat sarsıntılarında birçok binası yıkılan ve ailelerin “ölüm müteahhidi” olarak isimlendirdiği Hikmet Günsay’ın sarsıntıdan iki ay sonra Hikmet Günsay Yapı Materyalleri ve İnşaat Turizm Nakliye İthalat İhracat Ticaret Limited Şirketi’nin ismini CEMSAN olarak değiştirdiğini ortaya çıkarmıştı.
